Dirinler Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Dirin, Saraybosna’dan 1900’lü yılların başında Türkiye’ye savrulan ailesinin, sıfırdan başlayarak ulaştığı başarı hikayesinin içinde yeşeren mühendislik sevgisini anlatıyor. “Eski adı Yugoslavya olan, Saraybosna’dan göç ederek Türkiye’ye gelen bir ailenin 3. ve 4. Kuşaklıkları olup, 120 yıldır İzmir’de yaşıyoruz. Babam Cemal Dirin, 1924 yılında İzmir’de ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya gelir. Kendisinden sonra dünyaya gelecek altı kardeşi ile birlikte ailenin yükü arttığı için ilkokul çağlarındayken gazoz kasası taşımaktan, marangoz çıraklığına kadar birçok farklı işte çalışmak zorunda kalmıştı. O zamanlar çalışırken çarşı içerisinde gördüğü tornacı dükkanındaki çalışanların kılık kıyafetinin kendi kıyafetine göre çok daha düzenli ve bakımlı olması sebebi ile tornacı olmayı kafasına koyar. 14 yaşında Kalearka’sının en iyi ustalarından birisi olan Parmaksız Mehmet’in yanında çırak olarak işe başlar. İşe başladığı tarihi hiçbir zaman unutmaz, çünkü takvim yaprakları ulu önder Mustafa Kemal’in öldüğü 10 Kasım 1938 tarihini gösterir. Kaderin belki de garip bir cilvesi olacak ki çıraklıkla başlayan süreç, kalfalıkla devam etmekteyken benim 1951 yılında doğumumla birlikte babam arkadaşı ile ortak olarak kendi atölyesini kurmuş, kardeşim Nihat dünyaya geldiğinde de kendi işinin patronu olmuştu. Ben de küçük yaşlardan itibaren tornacılar arasında büyüdüm. Evimiz işimize yakındı. Bugün Alsancak’ta bulunan Topçu’nun arkası tornacılar tamirciler sokağıydı. Komşularımız hep tornacı, tamirciydi. Dolayısı ile benim de başka bir işle uğraşmam olamazdı. Küçük yaşta ustanın kaynak yapması için kovanı çevirirdim ocağın üstünde, ateşi körüklerdim. İlkokul öğretmenim okulu bitirdiğimde hangi okula gideceğimi sorduğu zaman Mithat paşa Meslek Okuluna gideceğimi, ne olmak istediğimi sorduğu zaman ‘mühendis olacağım öğretmenim’ diye cevap verirdim. Lise eğitimini tamamladıktan sonra babam beni özel mühendislik fakültesine yazdırdı. O zamanlar özel üniversiteler vardı, gündüzleri çalışıp akşamları okula devam edilebiliyordu. Devam ettiğim Ege Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi daha sonra devletleştirilerek 9 Eylül Üniversitesine dönüştürüldü. Hem okuyup, hem çalışıyor olmamdan dolayı kazanç, tecrübe ve birikim sağlamıştım. Bir şeyler yapmaya başlamış, insanları yönetecek yaşa gelmiştim. Sosyal ve mesleki eğitimler almaya devam ediyor, sanayi odaları, dernekler nezdinde de çalışıyordum. Benden büyük insanlarla arkadaşlık kuruyor, onlardan çok şeyler öğreniyordum. Şimdi de benden küçükler benimle arkadaşlık ediyorlar. Tekrar dünyaya gelsem; aynı okul, aynı akıl, aynı tecrübe ile yaşamak isterim. Bir gün arkadaşımla sohbet ederken bana ‘küçükken hiç buralara gelebileceğini hayal etmiş miydin?’ diye sorduğunda imkansız olduğunu ama idealin, hedefin ve heyecanın olduğu sürece başarılamayacak bir şey olmadığını söylemiştim.”
Dirinler Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Dirin: “İdealin, hedefin ve heyecanın olduğu sürece başarılamayacak bir şey yok”
Haber bültenimize abone olarak sektör haberlerden ve size özel fırsatlarımızdan haberdar olmak için tıklayınız.